Allah herşeyin sahibi olan ve herşeyi yaratandır. Kullarını çok seven ve koruyan olan Allah, kulları için zaman zaman farklı ortamlar yaratabilir. Kimi zaman bolluk, zenginlik, ferahlık içinde yaşatırken, kimi zaman da onları darlık, sıkıntı, hastalık ve çeşitli çilelerle imtihan edebilir. Kuran'da haber verilen peygamber kıssalarında, Allah'ın en sevgili kulları olan peygamberlerin çok çeşitli imtihanlardan geçtikleri görülmektedir. Hz. Eyüp (as), Hz. Yusuf (as), Hz. Musa (as), Hz. İbrahim (as), Hz. Muhammed (sav) ve diğer tüm peygamberler hayatları boyunca hem küfrün kurduğu tuzaklarla hem kendi kavimleri içinden çıkan münafıklar ve fasıklarla mücadele etmişler, hem de hastalık, yokluk, yurtlarından çıkarılma gibi çeşitli zorluklarla denenmişlerdir. Başlarına gelen her olayda, "Allah bize yeter, o ne güzel vekildir" diyen peygamberler, zorluk ve çile anında gösterilmesi gereken tavrın en güzel örneği olmuşlardır. Yaşadıkları her çile, her zorluk onların Allah'a olan sevgi ve bağlılıklarını kat kat artırmış, imanlarını daha derinleştirmiştir. Allah'ın kendilerini denemek için özel olarak yarattığı bir ortamla karşılaşmanın neşesini ve sevincini yaşamışlardır.
Peygamberlerin yolunu izleyen, onların ahlakını ve hayatını kendisine örnek alan salih müminler de benzeri çile ve imtihanlarla karşılaşırlar. Böyle bir olayı yaşayan bir müminin herşeyden önce bu durumu içten bir neşe, şevk ve heyecanla karşılaması gerekir. Allah'ın bu özel durumu, kişinin Allah'a olan sevgisini ve yakınlığını, imani derinliğini ve teslimiyetini kendisinin görmesi, kendi imanına kendisinin şahit olması için yarattığını bilerek coşku duymalıdır. Allah'a bağlılığını göstermesi için oluşan bu imkan onda sevinç meydana getirmeli ve bu sevinçle, en güzel ve asil şekilde tavır göstermelidir.
